HUŞU NE
DEMEK?
Huşu kısaca ,Allah indinde hiçliğini
yaşamaktır.Varlığı sonsuz sınırsız Tek olan Allah’ın var olduğu ve Allah’ın
dışında var zannedilen bütün varlıkların aslen hiç olduğu gerçeğinin hakikatini
yaşamaktır.
Tasavvuf tevhit ve vahdet bilincinin
yaşatılmasını sağlayan İslami bir öğretidir.İnsan İslam’ın tevhit ve vahdet
yönünü yaşadığı zaman kemali bir şuur yapısına bürünür.İnsanın kemali bir hal
içinde olabilmesi için Huşu içinde Allah’a yönelmesi gerekir.Huşu,kişinin
İslam’ın vahdet ve tevhit ruhunu hakkı ile yaşaması için yaşadığı bir hal dir.
Huşu aynı zamanda haddini bilmektir.Haddini
bilmek hiçliğini bilmek ile mümkündür.Allah indinde aciz oluşunu bilen insan
kendine hiçbir kudret,irade,ilim ve vasıf atfetmez.Benliğinin sadece bir hiç
oluşunu yaşar.Ehli kemal her zerrede Allah’ın sonsuz sınırsız varlığı ile
isimleri hüküm sürdüğünün bilinci içindedir.Allah’ın sonsuz sınırsız varlığının
aşikar olduğu gerçeğinin doğrultusunda ,kendi benliğine varlık ve vasıf
vermemek kemal ehlinin şuur halidir.
Sufi hiç oluşunun edebi ile yaşayan
kişidir.Sufi için benlik, Allah’a yapılmış ihanet ve küfürdür.O yüzden sufi
hiçbir zaman kendi benliğine varlık vermez.Sufi sadece hiç olandır.İnsan ancak
tüm benliğinden sıyrıldığı zaman Allah’a yakınlık sağlar.Benlik perdesinden
geçmeyen insan kendini ne kadar Allah’a yakınlaşmaya çalışırsa çalışsın asla
Allah’a yakınlaşamaz.Allah’a benlik ile yakınlaşmaya çalışan ve bir hiç
olduğunu kabullenmeyip de kendini Allah’a yakınlaştığını zanneden kişi gerçekte
Allah’a değil hayalinde yaratmış olduğu bir varlığa yaklaşmaktadır.İmanda
kemalatın açığa çıkması için Kişinin Allah indinde hiç oluşunu muhakkak
yaşaması gereklidir.Allah’a en yakın kişi kendi benliğinin hiç oluşu gerçeğini
en içten biçimde yaşayan kişidir.Kim en çok Allah indinde hiç oluşunu yaşarsa
işte o Allah’a en yakın olan kuldur.
Kuran-ı
Kerimde buyurulur:
“Onlar ki,
salatlarında huşû içindedirler”(Mü’minun-2)
ResulAllah
buyurmuştur:
Salat
mümin miracıdır.
Allah’a huşu içinde yapılan salat
ile ancak miraç mümkün olur.Öyle bir salat olmalı ki,Orada Allah’dan gayrı bir
mevcudiyetin olmadığı gerçeği hal olarak yaşanmalıdır.ResulAllah salatta
Allah’ın sonsuz sınırsız varlığının seyrine geçerdi ve Allah indinde yok olduğu
gerçeği yaşar idi.Salatının miraç olmasını isteyen kişi huşu halini muhakkak
yaşamalıdır.Allah bedenli ve mekanı olan şekil bir varlık değildir.Allah
varlığı sonsuz sınırsız olan Mutlak varlıktır.Allah Zatı itibari ile ulaşılması
görülmesi bilinmesi olanaksız olan zatı mutlak gayb olan bilinemez bir varlıktır.Ancak Allah’ın isimlerine ve
sıfatlarına miraç edilir.Zata miraç O’nun bilinmezliğine ve mutlak tekliğine
miraçtır.
Kuran-ı Kerimin En’am suresi
103. ayetinde buyurulmuştur:
Ebsar (görme - değerlendirme
organları) O'nu idrak edemez; O, ebsarı idrak eder (değerlendirir)!
"HÛ"; Latiyf'tir, Habiyr'dir.
Ayetinde belirtildiği üzere
kimse Hu(O)’nu yani Allah’ın zatını göremez ve idrak edemez.Zatı Tüm mekandan
münezzehtir.Zatı tüm zamandan da münezzehtir.Zatı tüm şekli kavramlardan
münezzehtir.Zatı Bilinmekten ve görülmekten münezzehtir.O yüzden Hu ya,yani
Zat-ı Allah’a miraç etmek O’nun bilinmezliğine yani hiçlik yurduna miraçtır.
Huşu içinde kılınan salat
yapılacak en büyük ibadettir.Bakınız salat(namaz) en büyük ibadettir
demiyorum,huşu içinde kılınan salat(namaz) en büyük ibadettir.Huşu içinde
olmayanın salatında şekilden ve duadan gayrı bir şey yoktur.Salatın(namazın)
hakikati miraçtır.Salat ne sadece şekildir,ne
de sadece okunan duadan ibarettir.Ehlibeyt ruhunun salatı huşu içinde yapılan bir miraçtır.Kılınan
salatın sadece şekline, miktarına, mekanını önem veren algı emevi zihniyetiyle
gelmiş bir algıdır.Halbuki huşu içinde olan salat da insan şekli varlığından
geçer.Salatı hakkı kılan insan tüm şekli varlığından cisminden geçer Allah’ın
sonsuz sınırsız mutlak varlığında erir gider.Salatta insan tüm şeklinden
geçerek bütün varlığının bir hiç oluşunu, her zerresinde ve her zerrede
bulunanın sadece Hakkın sonsuz sınırsız varlığının olduğunun hali içerisinde
tam bir teslimiyet ile Allah’ın tekliğine yönelir.Salat da şekli varlığından
gerçek muhakkak gereklidir.Salat da, şeklinden cisminden geçemeyenin salatı
miraç değil spordur.
Salatın kemalatı, sayısı ve
rekatı kadar değil,salattaki huşu’nun yaşanması kadardır.Bir insanın çok rekat
salat kılması değil,huşu içinde kılması önemlidir.Huşu içinde kılınan 1 rekat
salat,huşu içinde kılınmayan yüzlerce rekat salattan daha üstündür.
Salatın kılındığı mekan
değil,salatın kılınan halinde ki huşunun ruhu önemlidir.Yoksa gösterişli
mekanlarda kılmışsın ya da bir dağ başında kılmışsın bunun pek önemi
yoktur.Çünkü nerede olursak olalım Allah bizimledir.Allah kainatın her
zerresinde esması ile mevcuttur.Yeter ki kalpler onu anmakta kabiliyetli
olsun,nerede olursak olalım Allah bizimle beraberdir.
Kuran-ı
Kerimde Hadid suresi 4. ayette buyurur:
O, semâları ve arzı altı
süreçte yaratan, sonra da arşa istiva edendir! Arza gireni ve ondan çıkanı;
semâdan inzâl olanı ve onun içinde urûc edeni bilir. . . Nerede olursanız O
sizinle beraberdir! Allâh yaptıklarınızı
(yaratan olarak) Basıyr'dir.
Bakara suresi 115. ayette
buyurur
Maşrik de (doğu veya doğuş
mahallî) mağrip de (batı veya batış - kayboluş - ölüm) Allâh'a aittir! Ne yana
dönersen Vechullah karşındadır (Allâh Esmâ'sının açığa çıkışıyla karşı
karşıyasın)! Muhakkak ki Allâh tüm varlığı kapsar ve ilim sahibidir.
Salatta Allah’ın mutlak
varlığının şuuru içinde olmalı ve ‘ne yana dönerseniz Allah’ın vechi ordadır’
ayetine hitaben Allah’ın her zerrede esması ile mevcut olduğu ve varlığı sonsuz
sınırsız olan Allah’tan gayrı bir varlığın olmadığı hakikatini hal olarak
yaşamaktır.İşte Allah’tan gayrı bir mevcudatın olmaması hakikatinin yaşanması
haline biz huşu diyoruz.Kişinin ‘Allah’tan başka bir mevcudat yoktur’ haline
ulaşabilmesi için benliğinden geçip hiç olduğu gerçeğini bilerek Allah’a
yönelmesi gerekir.İşte biz bu hale huşu diyoruz.Huşu bizi var olan mutlak
teklik hakikatine iletir.Huşu halinde kılınan salatta kişi hiçliğinin bilinci
ile Varlığı sonsuz sınırsız tek olan Allah’a yönelir.İşte huşu halinde kılınan
salat(namaz) ehlibeytin ve evliyaullah’ın Muhammedi salatıdır.
Huşu ile kılınan
salat(namaz),Allah tan başka hiçbir şey düşünmemek gibi dar bir anlam
çerçevesine koymaktadırlar.Halbuki zaten biz bu hakikati yaşasak da yaşamasak
da,varlığı sonsuz sınırsız Allah’tan gayrı bir varlık yoktur.Fakat insan huşu
hali ile kılınan salatta Allah’tan gayrı bir varlığın mevcudiyetinin olmadığı
gerçeğini hal olarak yaşar.İşte Allah’tan gayrı bir varlığın mevcudiyetinin
olmaması halinin yaşanması huşu diye geçmiştir.Kişi huşu da Allah’dan gayrı bir
varlığın varlığının olmadığı ve tüm varlığın Allah isimleri zuhuru olduğu
hakikatinin bilinci içerisinde olduğu için zaten Allah’dan gayri bir varlığın
düşüncesine geçemez.Çünkü Allah’tan gayrı bir varlık yok ki Allah’tan gayri bir
varlığın düşüncesine geçilebilsin.O yüzden huşu ile kılınan salat da kişinin
Allah’tan gayri bir varlığı düşünmemesi kişinin kazandığı bir başarı
değil,ulaşmış olduğu zaten var olan bir hakikattir.Bazı insanlar
zannetmektedirler ki salatta kişi Allah’tan başka bir şey düşünmemesi kendi
bilincinin başardığı bir başarıdır,halbuki hakikate gelen bilir ki zaten tüm
varlık Allah’ın varlığı ile kaim olduğundan Allah’tan gayrı düşünülecek bir şey
zaten yoktur.Kişinin Allah’tan gayri başka varlıklar var ve Allah’ın varlığının
dışında düşünülecek varlıklar var fakat ben salatta Allah’ın dışında bir şey
düşünmedim algısı kemali bir algı değildir.Çünkü ehli kemal bilir ki Allah’ın
varlığından gayrı bir varlık yoktur ve Her şey Allah’ın varlığı ile kaim olup
Allah’ı tesbih etmektedir.O yüzden salatta Allah tan başka bir şey düşünmemek
kişinin kendi bilincinde kazandığı bir başarı değil,kalbi ile vakıf olmuş
olduğu mutlak bir gerçektir.Kişi huşu ile kılınan salatta Allah’tan gayrı bir
varlığın olmadığı gerçeğine şahit olmaktadır.O yüzden salat Allah’ın tekliğine şahit
olmaktır.
Haşr suresi 1. ayetinde
buyrulmuştur:
Semâlarda ne var ve arzda ne varsa Allâh'ı
tespih (ortaya koydukları işlevle Esmâ özelliklerini açığa çıkararak kulluklarını
yerine getirmeleri) içindir! O Aziyz'dir, Hakiym'dir.
Tegabun suresi 1. ayetinde
buyurulmuştur:
Semâlarda ve arzda her ne varsa
Allâh'ı tespih etmede! Mülk O'na aittir,
Hamd O'na aittir! O her şey üzerine Kaadir'dir
Her şey Allah isimlerinin zuhuru
olduğundan dolayıdır ki düşünülen her şey sonuçta Allah’ın varlığının bir
yönündür.Dolayısı ile bütün düşünülenler O’nun varlığının delillerine çıkar.Tüm
varlık Allah’ın varlığının delilleri olduğundan dolayıdır ki ve yine Allah’ın
varlığından gayri bir varlık olmadığından dolayı zaten Allah’tan gayri
düşünülecek bir varlık yoktur.
Salatın bir yönü de
seyirdir.Seyir ise hakikatte Allah’ın varlığını seyirdir.Seyir,Hiç bir şey
düşünmeden sadece Allah’ın varlığını hissedip sezmek ve seyretmektir. Hz.Muhammed
salatı sırasında cennet ve cehennemi ve oradaki yaşanacakları seyretmiştir.Aynı
zamanda Hz.Muhammed salat sırasında melek ve cin alemlerini ve sayısız alemleri de seyretmiştir.
Seyir hali de hiçbir şey
düşünmeyerek tam bir hiçlik hali ile Allah’ın varlığına yönelerek mutlak
varlığın varlığını seyirdir.Seyir kendi beninden hakkı ile çıkanlar
içindir.Kişi salatta eğer kendi benliğinden ve bedenselliğinden çıkabilirse
varlığındaki sonsuz potansiyele yönelebilirse Allah’ın varlığı olan esmasını
seyre geçebilir.Bu seyre geçebilmek için benliğin ve bedenselliğin hiçliği
muhakkak yaşanmalıdır.Eyer kişi hiç olabilirse kendi varlığının özündeki hep’i
seyredebilir.
Tüm evrenler boşluğun yani hiçliğin içinde açığa
çıkan bilgi ve enerji dalgalarıdır.Bu sayısı evrenlerin varlığının açığa
çıkması için bir hiçlik ve boşluk gerekiyordu.Tüm evrenler bu hiçliğin
boşluğunda yayılarak açığa çıktı.O yüzden varlığın zuhur bulmasının önceki hal
hiçliktir.
İnsan kendi benliği hiç oluşunu
yaşadığı zaman varlığında bir boşluk oluşur.İnsanın kendi hiçliğinin boşluğunda
ise alemlerin varlığı açığa çıkar.Nasıl alemler hiçlikten açığa çıktı ise,İnsan
da hiç olduğu zaman, alemlerde insanın varlığın da açığa çıkar.Bir testi
düşünelim eyer içi boşluk olmasa idi içine su dolar mıydı? tabi ki hayır.O
yüzden aynı şekilde evrende böyle eğer boşluk olmasa idi evrenler açığa
çıkmazdı.Aynı şekilde insan da hiçliğe ermez ise de ,Hakkın varlığı insanda
açığa çıkmaz.İnsan-ı Kamil hakkı ile hiç olduğu için tüm varlık İnsan-ı kamilin
varlığında açığa çıkar.Çünkü varlığın açığa çıkması için gerekli olan şey
boşluk ve hiçliktir.Bir yerde boşluk ve hiçlik varsa orası bütünsel varlığın
açığa çıkması kesindir.Bu bir yasadır.Varlığın açığa çıkması için boşluk yani
hiçlik gerekir.
Hz.Muhammed hiçliğini yaşadığı
için kendi varlığında bütünselliğin hakikati açığa çıktı ve tüm varlığı
varlığında seyreyledi.Tüm varlığı kendi varlığında seyretmenin adı da Miraçtır.
Kuran-ı Kerimin kaf suresi 16.
ayetinde buyurulmuştur:
Biz insan şah damarından daha
yakınız.
Miraç da kendine şah damarından
daha yakin olanın varlığına miraçtır.Allah’a miraç İsim ve sıfatlara miraç
tır.Kendi benliğinin hiçliğini yaşayan insan varlığında açığa çıkan Sonsuzluğa
miraç eder.
Allah’ın varlığı sonsuz sınırsız
olduğu için Allah’a miraç etmenin de sınırı asla yoktur.Allah’a miraç eden en
mükemmel kul da Hz.Muhammed sav.dır.O yüzden Allah’a en yakın olan Kul
Hz.Muhammed’dir.
Hiçlik kişiyi Allah’a götüren bir
merdivendir.Kişiyi Allah hakikatinden perdeleyen ise benliktir.Ne kadar ibadet
edersen et benlik sahibi bir insan isen Allah’a yakınlaşmanın bir gerçekliği
yoktur.Huşunun önemi buradadır.Huşu Allah’a gerçek bir hal ile yakınlaşanların miraç
ruhudur.Eyer kişi Huşu içinde olup Allah indinde hiç oluşunu yaşayamaz ise
gerçek veli bir kul olamaz.O yüzden keramet bir şey olabilmekte değil,keramet
hiç olabilmektedir.Kişi benliğinin hiç olduğu kadar miraç ruhuna vasıl
olmuştur.Allah yakın olmak isteyen huşu içinde olmalıdır.Huşu içinde olmak
isteyende benliğinin bir hiç olduğu gerçeğini yaşamalıdır.
Huşu,Her daim hiç oluşunun edebi
ile davranmak ve yaşamaktır.Kişi Huşu haliyle hiç oluşunu yaşar ve hiç oluşunun
bilmenin edebi ile haddini bilerek yaşamını sürdürür.
Olgun İnsan huşu bilinci ile kendi
benliğinin ve bedenselliğinin hiçliğini yaşayarak Allah’ın sonsuz sınırsız
tekliğine yönelir.Allah yönelmek demek her şeyinden geçmek demektir.O yüzden
salat sadece şekil hali ile yapılan kıyam rukü secde ile sınırlı değildir.Salat
ruhunu tüm halin ile yaşamına geçirmek gerekmektedir.Allah’ın sonsuz sınırsız
mutlak varlığına yönelmek için tüm yaşamında kendi benliğinden geçmek
gereklidir.Kibrinden,kininden,nefretinden,hırsından,düşmanlığından,davandan,isyanından,üstünlük
duygundan,kendi beğenmekten,kötü duygulardan,kötü düşüncelerden,kötü dil
yapısından,dedikodudan,para sevgisinden,dünya sevgisinden,makam sevgisinden,güç
sevgisinden,mal sevgisinden kısaca tüm
benlik ve bedenselliğinden geçip hiç olduğunun bilinci içerisinde Allah’
yönelirsek eğer tüm halimiz huşu olur.
Tüm hali huşu olanlara
hürmetlerimle…
Eren ŞANLI
Yazar Eren ŞANLI 'nın Hiç Aşık Eren ismi ile çıkarmış olduğu Aşkın Miracı adlı tasavvuf kitabı,Aşkın Resulüne yolculuk Veysel Karani adlı biyografik roman kitabı,Her şeyi sende buldum adlı şiir kitapları bulun
maktadır.İsteyenler internet kitapçılardan sipariş edebilirler....
Yorumlar
Yorum Gönder