Ana içeriğe atla
Hiçlik Bilincinin Hakikati
İnsanın benliği esma mertebesinde oluşan vasıfları sahiplenip benim demesi ile oluşur.İnsanlarda ki bütün vasıfların kaynağı esma mertebesidir.Esmalar yani Allah isimleri kişide açığa çıkması kişiye vasıf ve özellik dediğimiz hali meydana getirir.Mesela bir insan çok bilgili ise kendisinde alim esması açığa çıkmıştır ve kendisinde alim esmasının açığa çıkması sonucu bilge bir kişiliğe bürünmüştür.Bir insan zenginse kendisinden Allah'ın gani(zenginlik sahibi) esması açığa çıkmıştır.İnsan kendisinde açığa çıkan bu Gani esması sayesinde zengin olmuştur.Bir insan imanlıysa kendisinde açığa çıkan Mumin esması dolayısı iledir.Bir insan güçlü ise kendisinde açığa çıkan Kadir(Güç sahibi) esması dolayısı iledir.Kısacası insanlarda ki hangi vasfa bakarsanız hepsinde aslında kendisinde açığa çıkmış olan bir esmanın sonucunda o vasfa eriştiğini görürsünüz.
İnsanlarda farklı vasıfların olması kendisinde açığa çıkan farklı esma manalarından dolayıdır.Bütün vasıfları oluşturan etmen Allah'ın esma manalarıdır.Dolayısı ile hangi vasfa sahip olursak olalım muhakkak o vasıf Allah'ın bizde açığa çıkan esmalarının manasından dolayıdır.Bu gerçeği idrak ettiğimizde fark ediyoruz ki bizde ki bütün vasıf ve değerler Allah'ın dır.Dolayısı ile bizim kendimize ait bir değer ve zenginliğimiz yoktur.Fakat insan kendi hakikatine arif olmadığından dolayı kendinde açığa çıkan bu vasıfları 'benim' etiketi ile sahiplenerek kendi benliğine ait zannetmektedir.Bunun sonucunda ise kişide ego oluşmaktadır.Halbuki insan kendisinde açığa çıkmış olan bütün değer ve vasıfların sadece Allah'a ait olduğunu bilse ve kendi benliğine ait olmadığını ve bu esma manalarının kendine verilmiş bir emanet olduğunu bilse asla bunu benlik yapıp sahiplenmeyecek ve gerçek sahibin Allah olduğunu bilerek bu değeri benlik ego yapmayacaktır.
Azhab Suresi 72. ayetinde şöyle buyrulmaktadır:
Muhakkak ki biz o Emaneti (Esmâ şuuruyla yaşamayı), semâlara (benlik bilincine), arza (bedene) ve dağlara (organlara) önerdik de, onu yüklenmekten kaçındılar (Esmâ bileşimleri onu açığa çıkarmaya elvermedi); ve ondan korktular! Onu, İnsan (hilâfeti oluşturan Esmâ mânâlarını açığa çıkarma şuuru) yüklendi! Muhakkak ki o zâlim (hakikatini hakkıyla yaşamakta yetersiz) ve cahildir (sınırsız Esmâ'yı bilmede yetersizdir)!
Allah'ın insana verdiği bu büyük emanet kendisinde açığa çıkan esma manalarıdır.Fakat insan kendisinde açığa çıkan bu esma manalarını sahiplenerek ve ben'im diyerek Allah'a nankörlük etmekte ve kendi hakikatini bilememenin cehaleti içinde yaşamaktadır.
Hiçliğin bir yönü de insanın kendi benliğine vasıf,özellik ve değer biçmemesidir.Çünkü her ne kadar insanda vasıf,özellik ve değerler açığa çıksa da kendisinde açığa çıkan bu vasıf,özellik ve değerler kendisinde açığa çıkan Allah isimleri diye bilinen esma manaları dolayısı iledir.Bütün vasıf,özellik ve değerler esma manalarının açığa çıkışı olmasından dolayı Hepsi Allah'ındır.Dolayısı ile insanın kendi benliğine ait bir vasfı,özelliği ve değeri yoktur.İşte hiçliğin bir yönü de kişinin kendi benliğine ait bir vasıf,özellik ve değerin olmadığını bilmesi ve bütün bu vasıf,özellik ve değerlerin mutlak sahibinin sadece Allah'a ait olduğunun bilinci içinde yaşamasıdır.Hiçlik bilincinde yaşayan insanlar Benlik batağına düşmeyerek Allah'ın kendisine bahşettiği bu emaneti sahiplenmemiş ve böylece zalimlerden ve cahillerden olmamıştır.
Emanete ihanet büyük günahlardandır.Hele o emanet Allah'ın emaneti ise o emaneti sahiplenmek ve benim demek en büyük günahtır.İnsan benlik/ego batağına düştüğü zaman Allah'ın vermiş olduğu emanete nankörlük etmiş bulunmaktadır.İnsanda ki bu emanet kendinde ki esma manalarıdır.İnsan kendisinde açığa çıkan bu emaneti benlik yaptığı ve benimdir dediği için nankörlerden olmuştur.Fakat hiçlik bilincinde yaşayan insan kendisinde açığa çıkan bu esma manalarının hakiki sahibinin Allah'ın olduğu ve kendisinde açığa çıkan bütün bu vasıflar,özellikler ve değerlerin asıl sahibinin sadece Allah'ın olduğu bilmesi kendi benliğine ait vasıf,özellik ve değer görmemesi onu Veli kullar arasında sokmuş ve benlik hatasına düşmeyerek Allah'a nankörlük edenlerden olmamıştır.
Hz.Muhammed sav. buyurmuştur:
'Varlığından büyük günah yoktur'
Hz.Muhammed efendimizin bu sözünde ki işaret ettiği varlık, ben varım anlayışıdır,yani Benlik/ego algısıdır.Halbuki insanın varlığı Hakkın varlığıdır.Dolaysı ile insanın kendi benliğine ait bir varlığı olmadığı gibi Hakkın varlığı dışında da kendi benliğine ait bir varlığı da yoktur.Varlık Hakkın varlığıdır.Bizim varlığımız varlığımızda ki Hakkın varlığı dolayısı iledir.Dolayısı ile biz kendi benliğimize ait bir varlık algısı içinde olmamız şirktir.Bizim varlığımız dahi kendi benliğimize ait değil Hakka aittir.Dolayı ile varlığımızda Haktan gayrı bir mevcut yoktur.Fakat insanda ki benlik/ego anlayışı kendisinde açığa çıkan bütün bu değerleri,vasıfları,özellikleri benim deyip sahiplenerek ego yapmaktadır.Halbuki bizim varlığımız dahi kendi benliğimize ait değil ,sadece Hakka aittir ve Hakkındır.Dolayısı ile insanın kendi benliğine ait ne bir varlığı nede vasıfları,özellikleri,değerleri vardır.İşte bu gerçeklere istinaden Hz.Muhammed efendimiz 'Varlığından büyük günah yoktur' diyerek kendi benliğini var zannetmek ve egoya düşmenin en büyük günah olduğunu belirtmektedir.
Zaten hakikati itibari ile benlik/ego yoktur.Varlık sadece Hakka ait olduğu için ve varlıkta olan yegane varlık Hak olduğu için ikinci bir varlık varlık kokusu dahi almamıştır.Eğer benlik/ego olsaydı Hakkın varlığı dışında ikinci bir varlığın varlığı söz konusu olacaktı.Oysa Hakkın varlığı dışında ikinci bir varlığın varlığı asla yoktur.Zaten Tasavvuf 'la mevcude illallah' yani Allah'tan başka mevcudat yoktur sırrına dayalıdır.Bu sırrı yaşayıp bilen insan için hiçlik olunacak bir şey değil sadece kendi hakikatimize kavuşmaktır.Çünkü Hakikatte Allah'tan gayrı bir varlığın mevcudiyeti asla yoktur.Dolayısı ile hiç bir varlığın kendi benliğine ait bir varlığı asla yoktur.Varlık her zerresi ile Allah'a aittir.İnsanda ne zaman benlik/ego belasından kurtulursa zanlarından geçecek ve gerçek huzura kavuşacaktır.O yüzden Huzur benliksiz/egosuz olmaktadır.
Hz.Muhammed sav efendimiz buyurmuştur:
- Fakr(yokluk) iftiharımdır.
İşte hiçlik makamı bir yönü itibari ile Efendimizin bu sözüne dayanır.Efendimizin bahsettiği yokluktan kastı,benim kendi benliğime ait hiçbir varlığım yoktur ve dolayısı ile varlık sadece Allah'ındır,varlığımda ve her zerrede var olan yegane mevcudiyet Hakkındır.Ne benim kendime ait bir varlığım vardır ne de başka bir varlığın kendine ait bir varlığı vardır.Dolayısı ile her zerrede mevcut olan ve kendisinden gayrı hiç bir varlık bulunmayan sadece Allah'tır.İşte bu gerçeği yaşadığım için ve benlik/ego zannına düşmediğim için ve sadece Allah'ın mevcudiyetini yaşadığım için 'Fakr(yokluk) iftiharımdır'.
Tam anlamı ile yokluk yaşandığı zaman kelime-i şahadet de yaşanmaya başlar:
Şahit olurum ki,
La ilahe(Nefsi putlarım ve benliğim yoktur,Allah'ın varlığı dışında varsaydığım hiçbir şey yoktur.)
İllallah(Her zerrede ve her varlıkta sadece Allah'ın mevcudiyeti vardır ve varlıkta Allah'tan gayri bir mevcudiyet yoktur).
Ve Muhammeden Abdühü ve Resülhü (Hz.Muhammed sadece Allah'ın mevcut oluşunu yaşayıp Allah'tan başka hiç bir varlığa kulluk etmediğinin bilinci içinde yaşamıştır ve Hz.Muhammed Allah'ın tekliğinin ve varlığını kendi varlığında yaşamıştır.
İnsan ne zaman fakr yani yokluk bilincini hakikati ile yaşarsa o zaman hakkı ile kelime-i şahadet de getirir ve kendisinde kelime-i şahadet getiren Hakkın kendisi olur.
Hiçlik bilinci tam anlamıyla fakr yani yokluk halinin yaşandığı zaman gerçekleşir.Hiçlik bilincini hakkı ile yaşayan Hz.Muhammed sav efendimizin varisi olan Velilerdir.
Kişi ne zaman kendi benlikğini/egosunu tam manası ile yok oluşunu yaşadı ve tüm zanlarından kurtuldu ise hiçlik haline erer.Hiçlik hali Fakr yani yokluk halinin tam manası ile yaşanması ile olur.Hiçlik halini yaşayan insan Hz.Muhammed sav efendimizin fakr(yokluk) iftiharımdır sözünün manasını hakkı ile yaşar.Unutmamız gerekiyor ki kişinin hiçliğini yaşaması için egosunu tam manası ile yok oluşunu yaşaması gerekmektedir.
İnşallah bizlerde zanlarımızdan kurtulup egomuzun tam manası ile yok olduğu gerçeğini yayarak hiçlik bilincine ereriz.Bu yazımızın devamı olarak hiçlik bilinci ve Zatı-ı Allah yani Hu bilinci konusu yazacağız.Hepinize sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum...
Eren ŞANLI
Yorumlar
Yorum Gönder